Arkadaşların tavsiyesi üzerine gittiğimiz Rotterdam OBA Restoran’da, tadı tarif edilemeyen adı olmayan yiyeceği tanıtmadan olmazdı.

OBA’nın genç ve lezzetler konusunda araştırmacı girişimcisi Veysel Karani Altıparmak ile konuştuk, bunun ne olduğunu…

OBA’nın usta aşçısı İmdat Ustaya sorduk.

Sipariş verenleri gözlemledik, “ Hani o masada aşçının kızarttığı, pişirdiği şeyden” şeklinde sipariş veriliyordu o an için…

Fırından ısıtılmış keramik bir tepsinin içinde müşterinin gözü önünde pişirilip servis edildiği için kimleri Kiremit Kebabı diyordu. Fakat Kiremit Kebabı demek bu lezzeti, tanımlamaya yetmezdi, çünkü değildi.

İmdat usta servis yaparken nasıl hazırlandığı konusunda bilgi verdi.

“Etler özel olarak taze hazırlanıyor. Kesinlikle derin dondurucuda bekletilmiyor. Özel olarak çeşitli baharatlarla harmanlandıktan sonra etlerimiz dinlenmeye bırakılıyor” dedi.

Hazırlanmış etler masaya geldi, ardından fırında iyice ısıtılmış keramik tepsi. Usta etleri masamızda, gözümüzün önünde tepsiye dizdi… Yayılan kokudan mest olmamak mümkün değildi.

Uzun sürer mi pişmesi, ağzımızın suyu aka aka.
“Toplam 4 veya 5 dakika”, dedi Usta….

Daha iki dakika kadar olmuştu ki, etleri çevirdi, gitti elinde eritilmiş tereyağı olan bir tava ile geldi.
Keramik tepside pişen etlerin üstünde gezdirdi. Dediği gibi ustanın 5 dakikada gözümüzün önünde pişmişti ve tadına bakmaya kalmıştı iş.

IMG_2094.JPG

Adı OBA’LIK olsun!

Tekrar adını sorduk, yok düşünüyoruz abi, dedi Veysel Karani Altıparmak…
Düşünmeye gerek yok bunun adı ‘ OBALIK’ olsun. Çünkü çok özel, OBA’ya ait…
Hani Bayramlık gibi…
Hani çiğ köftelik kıyma gibi adı da özel olmalıydı.

Etlerin dilimlenmesi bile farklı. Bundan sonra kasaptan et alırken insanlar, “nasıl olsun etiniz, kuşbaşı mı doğrayayım” diye soran kasaplara, “ OBALIK olsun” diyeceklerine inandığımız için OBALIK olsun, dedik..

Bizden önce yemeklerini yemiş, sohbet eden gençlere sorduk. Çünkü gençler tarafından tutulursa beğenilirse tamam demektir.

yemek

SH: OBALIK, yediğinizi gördük, nasıl buldunuz?
-A, adı OBALIK mı, çok güzel, biz de onu konuşuyorduk, yediğimiz etlerin adı ne diyorduk birbirimize, dedi Fatma Acer isimli kızımız.
FA: Adı da tadı da çok güzel inanın, Veysel abimize çok teşekkür ederiz bizi böyle lezzetle tanıştırdığı için.
Birkere sunumu ayrı biz güzel tadı ayrı başka güzel. Normalde et türü şeyler pek sevmiyor yemiyoruz. Yanımızda pişmesine rağmen yağın kokusunu hissetmedik bile.
SH: Pişerken ne düşüdünüz?
FA:Usta birkaç dakika içinde pişirip servis yapmaya başladı, acaba etler çiğ kalır mı, tam pişti mi acaba diye düşündük.
SH: Peki sonuç?
FA:Valla hani derler ya Lokum gibi diye işte aynen öyle, lokum gibi dağılıyordu ağızda yerken. Ayrıca baharatların kattığı lezzet ve koku daha önce başka et, kebap türlerinde görmediğimiz biz tat.

Hedefimiz tüm Avrupa

Açıldığı günden beri yeniliklere doymayan, dekoru ile servisi ve yaptığı organizelerde yer bulanların kendini şanslı hissettiği OBA restoranın genç sahibi Veysel Karani Altıparmak’a OBALIK kebabını ve hedeflerini sormadan olmazdı.

VKA:Biraz önce İmdat Ustamızın da söylediği gibi etlerimiz günlük ve bu lezzeti yakalayabilmek için kesinlikle derin dondurucuda durmaması lazım etlerimizin, dedi Veysel Karani…
SH:Kim düşündü, nerden aklınıza geldi, bir yerde mi görüp uyguladınız kendinizce, nedir bu OBALIK’ın öyküsü…
-VKA:Rotterdam OBA Restoran açıldığı günden beri müşteri memnuniyeti için yeniliklere ve arayışa devem ediyor. Sizinde bildiğiniz gibi müşterilerimiz sadece Hollanda’dan Türkler değil, Her ulusa mensup insanların yanı sıra Almanya, Belçika gibi sınır ülkeler başta olmak üzere Avusturya’dan, Fransa’dan hafta sonları gelenlerin sayısı hiç de az değil.
SH:Peki, OBALIK, nasıl hazırlanıyor, nasıl servis ediliyor gördük, hatta bizden önce yiyen kardeşlerimizle de konuştuk, herkes anlatmak için kelime bulamıyor. Aşırı talep geldiğinde nasıl karşılıyorsunuz, ki bundan sonra talep patlaması olursa saşmayın…
VKA:Haklısınız, şu anda bile randevu ile müşteri alıyoruz OBALIK için.
SH:İleride hedefiniz var mı, bu lezzeti marka yapmak, tüm Avrupa’ya tanıtma gibi.
VKA: Evet, zaten ilk hedeflerimiz arasında öyle bir düşüncemiz var. Nasıl ki Avrupa Türk Dönerini 7’den 70’e biliyorsa OBALIK’ın da kısa zamana aynı şekilde tutulacağını ve sevileceğine olan tam inancımızla hedefimiz ilk başta Hollanda ve sonra Avrupa… Zaten bir başka çalışmamız da et ürünler üzerine et Restoranı olarak OBA’yı marka haline getirmek için çalışmalarımız var.
SH: Az önce duyduğumuza göre bir de kampanya başlatmışsınız OBALIK için, nasıl bir kapanya bu?
VKA: Haftanın iki günü yaptığımız kampanyanın amacı OBALIK’ı herkese tattırmak, herkesin yemesi için imkan sağlamak. Bu kampanyaya göre bir kişi geldiğinde ikinci kişi bedava yiyecek.
SH: Randevu şart diyorsunuz, çünkü randevuya göre et sipariş ediyorsunuz, iki servisin aksamaması içn, üç yer bulamayıp müşterilerin kapıdan dönmemeleri için değil mi?
VKA: Evet, bunlarla birlikte Yeni ürünümüzün isim babası olan Yavuz Nufel abime çok teşekkür ediyorum. Misafirlerimiz gelmeden önce aramalarını yer ayırtmalarını ve OBALIK yemek için geldiklerini bizzat söylemelerini rica ediyorum. Çünkü gelen misafirlerimizin her şeyden önce OBA’dan memnun ayrılmaları en başta gelen ilkemiz.
SH: Çok teşekkür ediyoruz ve okurlarımızı OBALIK nasıl hazırlanıyor, servis ediliyor birazda görsel olarak gösterelim diyor, okurlarımızı videoyu izlemeye davet ediyoruz.
VKA: Biz de SON HABER ekibine ve okurlarına OBA Restoran ve OBALIK adına çok teşekkür ediyoruz…



©SONHABER.EU