Bu yazı biraz Hoca Nasrettin’in oğluna testiyi verip, ensesine bir tokat atmasına benzeyecek.
Komşusu Hoca’ya sormuş, “çocuğu suya gönderiyorsun peki neden ensesine tokat atıyorsun”
Hoca: “ Testiyi kırmasın diye. Kırdıktan sonra yüz şaplak atsanda testi geri gelmez ki” demiş...
Testi kırıldı, şaplak atmak boşuna ama bir gazeteci, bir dost uyarısı olarak algılayın bu yazıyı.
Köyün birinde bir eşek varmış, tüm köylünün yükünü taşır, her işlerini yaparmış. Bir kusuru varmış eşeğin, tüm köylü en derin uykuda iken avazı çıktığınca anırır, hem köylüyü hem de diğer hayvanları rahatsız edermiş...
Eşek bu, huyundan vaz geçsin diye köylü toplanıp eşeğe kuruğunu keserek bir ceza vermek için yatsı namazından sonra köy meydanına toplanıp, eşeği ortalarına almışlar.
Başlamışlar tartışmaya; biri ucundan, öteki dibinden keselim demiş, öteki bir karış yeter, bir başkası ne gerek var bir iki sopa vularım akıllanır demiş...
Tartışma sabaha kadar uzamış...
Köylü bir türlü eşeğe nasıl bir ceza vereceklerine karar verememişler.
Derken eşek Allah tarafından lisana gelmiş başlamış konuşmaya; “ Ulan siz benim kuruğumu falan kesemezsiniz” demiş.
Sonra bakmış olacak gibi değil, etrafındaki köylülerin oluşturduğu daireyi yarıp çıkmak için başlamış sağa sola çifte atmaya, köylülerden üçü beşi ağır, üçü beşi de hafif yaralanmış.

Sözü uzatmadan, kim ne anlarsa anlasın, ama baştan belirteyim üstteki hikayedeki eşek(ler) ve başta ben olmak üzere Hollanda’da yıllardır emek veren, 5- 10- 20 yıldır gazete, dergi çıkartan; radyo, televizyon yayınları yapan insanlardır.
Aksak da olsa toplumun sorunlarını dile getirmeye çalışmışlar ve çalışıyorlar; gazete, dergi, radyo ve TV yayınları yapmışlar yapıyorlar. Köylü ise kendilerine danışılarak ya da danışılmadan isimleri Danışma Kurulunda olanlardır.
Kime danışıldı, kime danışılmadan o isimler yazıldı bekleyip göreceğiz.
Bu yazıyı yazmamdaki nedenlerden birisi de, bazı isimlerin kendilerinin haberi olmadan yazıldığını bizzat söylemiş olmalarıdır.
Böyle bir yayın organına başarılar dilemiyor; hayırlı olsun demiyorum. Çünkü olmayacak çıkışları etik değil, isim kendilerine ait değil..

Eğer yıllardır şu anda mevcut gazetelerin emeği biraz göz önüne alınmış olsaydı bu danışma kurulundaki arkadaşlarımız kendilerine bu teklif gittiğinde; “ Arkadaşlar başarılar dileriz, maddi olarak da destekleriz, ama bizim bu gazetenin danışma kurulunda yer almamız yakışık almaz “ demeleri lazmdı.
Çoğu derdi de gelin görünki kendilerine “ adam “ yerine konulup danışılmamış bile...
Ama bu uyanıklar Hollanda Türk Toplumunun ne kadar ileri gelen ismi varsa sıralamışlar alt alta...
Kısaca demek istiyorlarki okurlar “ Ey Aptallar bakın hemen hemen herkes arkamız da sakın bize ilişmeyin, iş yeriniz varsa reklam verin”
Mevcut Hollanda Türk basınına da cephe almışlar, blok oluşturmuş, göz dağı vermek ve bitirmek istemişlerdir, bunun başka izah tarzı olamaz!

Ama yemezler, şapka düşer kel görnür; bir ay daha bekleyelim bakalım...
Yönetim kurulu Başkanımız Ömer Aşıran bey dün açıklamasını yaptı.
Okumamış olanlar buraya tıklayıp okuyabilir.
Yargı süreci başladığı için fazla bir şey yazmak stemiyorum.
Fakat dün Ömer bey’in açıklamasından sonra beri aldıımız iletilerde soruyorlar: Kim bunlar?
Evet saklı gizli değilki adamlar künyelerine isimleri döşemişler biz neden yazmayalım...

İşte çiçeği burnunda gazetemizin ilk sayısındaki künyesi (kolofonu):
Gazetenin adı: Manşet
Sayı: 1
Türü: Aylık ekonomi, magazin, haber ve aktüalite gazetesi..
Sahibi: Manşet Media ( Arkasındaki ismi yakında çıkar ortaya)
Genel Yayın Yönetmeni: Mehmet Ali Topçu
Yazı İşleri Müdürü: Süleyman Şahin
Yayın Koordinatörü: Ergun Kula
Yayın Kurulu: Ahmet Azdural; Musa Bayram, Ayşe Öztürk; Çoşkun Yeğenoğlu; Hikmet Gür; Melek Öztürk; Gül Onur; Nusret Öksüz
Oraganizasyon: Nuret Öksüz, Ergun Kula, Erkan Özçelik, Coşkun Yeğenoğlu;
Köşe Yazarları: Ahmet Azdural, Durak Altıok, Fehmi Uzun, Ayşe Öztürk; Erdal Torunoğulları; Kamil Saygı; Semih Arıkan; Mustafa Ayrancı; Zafer Ülgen; Sonya Çakır
Hukuk Köşesi: Tenzile Erdal; Yasemin Ay; Rasim Küçük İnal; Fadime Kılıç;
Sağlık Köşesi: Asiye Gedik; Nejla Bekdur; Hasan Eker; Melih Oyman; Ahmet Kaya
Eğitim Köşesi: Musa Bayram; Mustafa Toga; Fatih Yiğit; Cezmi Doğaner

Analar ne cevheler doğurmuş da bilememişiz, eşekliğimiz işte;, başka ne olabilirki.
Gelelim yarıdan çoğunun haberi olmdan adları yazılan danışma kuruluna:
Erol Çokluk; Behzat Eren; İzzet İlksoy; Zekeriya Aslan; Mehmet Ali Kıran; Tahsin Özer; Mercan Yıldız; Selami Coşkun; Erdal Şahan; Murat Can; Ali Bekdur; Hamit Karakuş; Seyit Yeyden; Abdullah Güven; Turgut Torunoğulları; Durmuş Doğan; Elise Ayhan; Rıza Bora; Ali İhsan Ünal; Erdoğan Yüce; Faruk Halıcı; Ali Yenice; Rahmi Gemril; Müzeyyen Doğaner; Nevzat Cingöz; Bahattin Erbaş; Muhlis Ayboğan; Sonya Çınar; Uğur Arısoy, Oktay Ünlü; Ahmet Önder; İbrahim Öztürk; Nebi Sancar; Seyit Karaca; Zeki Baran; Nejat Kaya; İbrahim Yarar; Semih Arıkan; Hülya Kaya-Kula; Bülent Çoban; Mehtap Özkan; Fatoş Solak; Yusuf Altuntaş; Hasan Ulvi Aytemur; Cemile Sezer; Eray Ergeç; Hatice Gözüküçük; Mehmet Tütüncü; Ebubekir Öztüre; Rıza Bora; Veysel Hut; Cavit Balcı; Ali Beke Serçeli; Zeki Demirtürkoğlu; Birol Koçak; Yahya Arslan; Yılmaz Ekici; Mehmet Demirel; Mustafa Duyar; Mehmet Soytürk; Ramazan Karaöz...
Şimdi bu yazıdan sonra çiçeği burnunda bu yayın organımızın ikinci sayısı çıkmış, künyesinde yukarıda yazılan bazı isimler yokmuş!
Çünkü hemen hemen hepsini tanırım isimlerinin bu kişiler tarafından kullanılmasıma müsade etmezler.
İnsan bir dostunun arabasını bile müsadesiz kullanamadığına göre ismini müsade alamadan kullanabiliyorlarsa bunun adına samimiyeti suistimal etmekten başka ne denir bilmiyor.
Şimdi soruyorum, böyle insanların çıkardığı yayın ne derece toplumun sorunlarına ayna tutabilir.
Özetle daha önce Son Medya çatısı altında çıkan ve hala Ttcaret odasında Son Medya adına kayılı Manşet adını kullanan bu insanlar için yargı süreci başlamıştır.

Yazıyı yazarken adı danışma kurulunda olan bir kişi aradı, Bana sormadan adımı nasıl yazarsınız, dedi.
Nereye, dedim; gazeteniz manşete dedi...
Daha önce aynı isimle ayarca bir gazete çıkardığımız için bizim zannetmiş; bir başkası, “ Hayırlı olsun diye aradı..

Benim bilgim dahilinde adım danışma kuruluna yazıldı diyen varsa o kişilere soruyorum:
Bu zamana kadar Hollanda Türk medyasına bir katkınız oldu mu, ya da neyi esksik gördünüz?
Amacınız buradaki mevcut Türk Medyasına karşı bir nevi ortak tavır almaksa; Hodri Meydan...
Değilse en kısa zamanda bildirin, deyinki “ benim adım yazılmış ama haberim bile yok”
Yoksa bu kadar isim bir araya gelip ortak deklarasyon yayınlar gibi adlarını boncuk gibi dizdirmişse, ömrü bir sene bile süremyecek bu gazete yayın hayatına son verdiğinde konuşuruz biraz da.
İşin ilginç bir başka yanı ise tam tilki kurnazlığı... Gazetenin sahibi ile arkasında olan kişinin adının künyede yer almamasına rağmen ortalıkta ‘ Manşet Ben’ diye dolaşması...
Sonuna kadar güvendiğimiz, adaletinden şüphe etmediğimiz Hollanda yargıçları Korsan Manşet hakkkında ne hüküm verecek. Sizler kadar ben de merak ediyorum.

Yavuz Nufel