İOT tarafından değerlendirilen SCP sonuçlarında özellikle Türklerin yaşadıkları sorunlar ele alınıyor. Kurum'un yayımlandığı bildiride çocukların eğitimdeki mağduriyetinin dilden kaynaklandığı ve İş dünyasında yaşanan ayrımcılıklara değiniyor.

SCP'nin Türklerinde arasında bulunduğu 4 büyük göçmen grupla ilgili yaptığı araştırmanın İOT değerlendirmesi şöyle:

Entegrasyonla bağlantılı göstergeler bir yandan yavaş da olsa olumlu yönde sürekli ilerlerken, diğer taraftan toplumda farklı gruplar arasındaki gerilim de artıyor. Özellikle eğitim ortalaması yüksek olan ikinci kuşak göçmenlerin maruz kaldığı ayrımcılık sonucu iyi bir gelecek perspektifine sahip olamaması, gerilimi artıran başlıca neden olarak gösteriliyor.

Eğitimdeki mağduriyet dilden kaynaklanıyor!

Özellikle eğitimin değişik aşamalarında göçmenlerin ciddi bir mağduriyeti söz konusu. Temel eğitimin sonunda yapılan seviye belirleme (Cito) sınavlarında göçmen çocukların başarı ortalaması daha düşük, matematik ve dil dersinde ise örneğin Türk çocuklarının başarıları diğer grupların da gerisinde seyrediyor.
Türk çocuklarının temel eğitimde oluşan mağduriyetleri, eğitimin ileri aşamalarında da devam ediyor. Havo ve vwo gibi Yüksek okul ve Üniversiteye ön hazırlık eğitimlerini takip eden Türk gençlerinin oranı Fas’lı ve Süriname’li gençlerden daha düşük. Araştırmacılar, Türk gençlerin eğitim başarılarının diğer grupların gerisinde kalmasının en önemli nedeni olarak Hollandaca dil mağduriyetini gösteriyorlar. Araştırmacılara göre, Hollandaca konuşma ve yazmada zorluk çektiğini belirten Türklerin oranı, diğer grupların açık ara önünde bulunuyor. 10 yıl önce evde Hollandaca konuştuğunu belirten Türklerin oranı yüzde 31 iken, geçen yıl bu oran yüzde 43’e yükseldi. Bu da aile içinde Hollandaca konuşanların oranının hızla yükseldiğini ifade ediyor.

İşsizlikte ayrımcılık önemli faktör!


Eğitimin aksine Türklerin iş piyasasındaki konumu diğer azınlık gruplara göre daha iyi. Geçen yıl Türkler arasındaki genel işsizlik oranı Hollandalıların (yüzde 6) iki katından daha yüksek bir düzeyde yüzde 14 dolayında seyrediyordu. İşsizliğin azalmasında özellikle Türk kadınlarının çalışma hayatına katılımının hızla artması önemli rol oynadı. Kadınların çalışma hayatına katılımı 2003 ‘te yüzde 39 iken, 2015’te yüzde 45’e yükseldi.

Göçmen gençler arasında yüzde 22 dolayında seyreden yüksek işsizlik oranı ise (Hollandalı gençler arasında yüzde 9) kaygı verici boyutlarda. Gençlerin eğitim ortalaması yükselmesine rağmen işsizliğin halen bu kadar yüksek olması, araştırmacılara göre iş piyasasında karşılaşılan ayrımcı uygulamalardan kaynaklanıyor.

Hollanda ile ilişkiler

Diğer göçmen gruplara göre Türkler, kendilerini Hollanda’ya daha az bağlı hissediyorlar. 2011 yılında Türklerin yüzde 74’ü, kendisini daha çok Türk toplumuna bağlı hissettiğini belirtiyordu, 2015 yılında ise bu oran yüzde 54’e geriledi. Boş zamanlarını Hollandalılarla geçiren Türklerin oranı hızla yükselmesine rağmen halen yüzde 20’si Hollandalılarla hiç ilişkisinin olmadığını söylüyor. Bu da genellikle yaşadıkları bölgelerde oturan Hollandalı sayısının çok az olmasından kaynaklanıyor.

Türklerin kültürel konulardaki yaklaşımlarında ise önemli değişiklikler gözleniyor ve Hollandalılarla olan fark azalıyor. Kadın ve erkeğin toplumsal konumuna ilişkin görüş farkı giderek azalıyor. 2011 ve 2015 yılları karşılaştırıldığında örneğin eşcinsellerin istedikleri şekilde yaşayabailcekelerini düşünen Türklerin oranı yüzde 54’ten yüzde 66 ‘ya yükselmiş durumda. Türklerin yüzde 41’i ise eşcinsel evliliklere karşı çıkıyor. Diğer taraffan Türklerin yüzde 77’si, çocuklarının hemcinsleriyle ilişkiye girmesine sıcak bakmadığını söylüyor.


Türklere yaklaşım olumlu ama Türkler memnun değil!
Entegrasyon paradoksu


Hollanda toplumunun göçmenlere yaklaşımı konusunda çelişkili sonuçlar dikkat çekiyor. Çok kültürlü toplumu destekleyen Hollandalıların oranı geçtiğimiz yıllarda azalmasına rağmen, halkın yüzde 70’i, çok kültürlü toplumun bir zenginlik olduğu görüşünde. Diğer taraftan Hollandalıların yüzde 37’si (Bu oran 2004’te yaklaşık yüzde 50) ülkedeki yabancı sayısının çok fazla olduğunu düşünüyor. Hollandalıların büyük çoğunluğu Türkler hakkında olumlu düşünüyor ve Türkleri çalışkan olarak tanıyor.
Buna karşılık Türkler, diğer göçmenlerden daha fazla ayrımcılığa uğradığını düşünüyor ve kendilerini Hollanda’da daha az evinde hissettiklerini söylüyorlar. Araştırmacılar bu durumu entegrasyon paradoksu olarak tanımlıyorlar.
Yüksek eğitimli ikinci kuşak göçmenler Hollanda’da daha çok ayrımcılığa uğradıklarını belirtiyorlar ve Hollanda’da kendilerini daha az evlerinde hissediyorlar. Toplumla daha fazla ilişkileri olan eğitimli göçmenler, bir çok engellerle karşılaşıyor ve bu nedenle toplumun yaklaşımı ve fırsat eşitsizliğindan daha çok şikayet ediyorlar.

SONHABER.EU