Bir grup insan, yüzyıllar boyunca başka bir grup insan tarafından alınıp satıldı. Köle olarak dünyaya gelenlerin yanı sıra, borcu olanlar veya bir savaşta yenilen tarafta yer alanlar da uzun süre başkalarının hizmetinde çalışmak zorunda kaldılar.

Sadece Afrikalılar değil, sömürgelerde bir iş bulma umuduyla senetli köleliği kabul eden yüz binlerce Avrupalı da bir süre için şirketler tarafından köle olarak çalıştırıldı. ABD ve Güney Amerika gibi ülkelere yerleşmek isteyen yoksul Avrupalılar, bir şirketin emrinde çalışmak koşuluyla senetli köle kabul edilirler, belirli bir zaman sonra istedikleri yerde çalışma hakkına sahip olurlardı.

***

Almanya’da SPD ve Yeşiller iktidarında ortaya atılan Ajanda 2010 ile tamamen önü açılan kiralık - taşeron işçilik (Leiharbeit) birtakım düzenlemelere rağmen, işçi sınıfının sömürülmesine neden oluyor.

Metal, otomotiv gibi ağır sanayilerle, kol gücüne dayalı depo işlerinde çok yaygın olan kiralık işçiler, firmaların ana işçilerinin neredeyse yarısı kadar ücret alıyorlar.

Örneğin bir firmada sendikalı işçiler 15 avro saat ücreti alıyorlarsa, kiralık işçiler 7 avro kazanıyorlar. Aradaki 8 avro aracı firmanın cebine giriyor.

Ana firmaların doğrudan işçi istihdam etmek yerine aynı parayı vererek taşeron firmalar üzerinden işçi kiralamalarının sebebi ise bu işçileri istedikleri zaman kapıya koyabilecek olmaları.

Kiralık işçilerin yüzde 97,5’i sendikaya üye değil. Bütün elemanların ertesi gün işe gelip gelemeyecekleri, hatta o gün çalışıp çalışamayacakları bile şeflerin iki dudağı arasında. Kiralık işçilerin tek umudu ise ana firmaya geçerek, sözleşme imzalayabilmek. Bunu başarabilmek için de diğer işçilerden kat be kat fazla çaba gösteriyorlar. Buna rağmen ana firmaya geçebilenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar az oluyor.

Almanya’nın en büyük firmaları, binlerce taşeron firmadan binlerce kiralık işçi alarak üretim yapıyorlar. Ana firmaların önemli bir kısmı, taşeron firmayı kendileri kuruyor, kurduruyor. Bu firmalarda çalışan işçilerin güvenceleri yok. Çoğu tabela firması olduğu için, işten ayrıldıklarında iflas ilan ediliyor ve tazminat da alamıyorlar.

IG Metal rakamlarına göre Almanya’da kiralık işçiler asıl işçilerden yüzde 35 ile 70 arasında değişen oranlarda daha az maaş alıyorlar. Asıl işçilerin ortalama gelirleri brüt 3 bin avro civarındayken, kiralık işçilerin ortalama aylık brüt kazançları sadece 1700 avro.

Son düzenlemelere göre, en fazla 9 aylık çalışma sonunca kiralık işçilerin kadrolu işçilerle aynı parayı kazanmaları gerekiyor. Ancak işveren 9 ay sonra bu kiralık işçiyi gönderip, yerine başka bir kiralık işçi alıyor. Aracı firma da önceki kiralık işçiyi başka bir firmaya gönderiyor. Kiralık işçilerin sadece 4’te 1’i, bir firmada 9 aydan fazla çalışabiliyorlar.

Almanya’da 900 binden fazla kiralık işçi, her biri yüz milyonlarca avro kar eden fabrikalar arasında pinpon topu gibi dolaşıyorlar.

CDU uygulamada herhangi bir geçerliliği olmayan mevcut reformları da esnetmek istiyor. SPD, CDU’nun dümen suyuna gitmekten başka bir şey yapmıyor.

İlk günden eşit işe eşit ücret isteyen ve kiralık işçiliği tamamen kaldırmayı taahhüt eden Sol Parti ise iktidara çok uzak.

Dolayısıyla bu modern kölelik sistemi, Almanya’da daha çok uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor. Bu sistemden en çok zarar görenler ise zaten dezavantajlı konumda bulunan göçmenler.

***

Orta çağda köle olarak doğduğu kabul edilen bir kişi, neden diğerlerinin özgür olduğunu sorgulamazdı.

Bugün de insanların çoğu neden bazılarının zengin, bazılarınınsa fakir doğduğunu; neden aynı işi yapan bir işçinin diğerinden daha az para aldığını sorgulamıyor.

Gelecek nesiller, bizim bu düzene neden isyan etmediğimizi sorgulayacaklar.

Tıpkı bizim, Orta Çağ'da köleliğe neden kimsenin karşı çıkmadığını sorguladığımız gibi...

Kaynak: Arti49