İş dünyasından sanat dünyasına, dernek ve vakıflardan ailelerin içine kadar sirayet eden gerginlik söz sonusu.


Başladığımız bu yazı dizisi hem yaşanan gerginliğe bir nebze olsun son vermek başta olduğu üzere, hemen hemen herkesin bir başkası hakkında ön yargılarının olduğu görülüyor. Bu ön yargılar, zan altında bırakmalar, şüphler ne kadar doğru ne kadar değil mümkün olduğunca söyleyecek sözü olan herkese sayfalarımızı açmaya karar verdik.



CPD ve HOTİAD’ın Amerika’dan davet ettiği Prof. Dr. Hakan Yavuz’un verdiği konferansın haberini gazeteci gözü ile yazdık. Ardından HOTİAD Başkanı Sayın Gürcüoğlu’nun haberimize cevaben kalme aldığı açıklamaya yer verdik.



O haklı, biz haklıyız polemiğine girmeden, son sözü demokrasilerde sandık, bu tür konularda ise okurlar söyler.


15 Temmuz’da Türkiye’de ne olduğunu, iş ve sosyal yaşama nasıl yansıdığını, nasıl bir çözüm önerildiğini iş dünyasının isimlerine sormaya ve onların düşüce ve cevaplarını akratmaya karar verdiğimiz bu yazı dizisinin ilk konuğu Gülali Alkılıç oldu.



Gülali Alkılıç, 35 yıldır Hollanda Türk işadamları dünyasında bilinen bir isim olmasının yanı sıra, Hollanda Müsiad’ın kurucularından ve uzun süre başkanlığını da yapmış olması hasabiyle söyleycekleri elbette çok önemli idi. Ayrıca HOTİAD üyesi de olan Gülali Alkılıç, tüm sorularımız içtenlikle ve samimiyetle cevapladı, düşüncelerini yazılmak kaydı ile bizlerle paylaştı.

Kim yaptıysa şiddetle kınıyorum!



Son Haber: 15 Temmuz’u değerlendiri misiniz?

Gülali Alkılıç: Şimdi Türkiye’de 15 Temmuz’da vuku bulan olay, hiç birimizin müsammaha gösterceği bir olay değil. Adına ister darbe, ister kalkışma ister isyan deyin; nasıl adlandırıldığı önemli değil. Çok çirkin, çirkef ve kabul edilir bir şey değil. Bir Türk vatandaşı olarak, yıllardır darbelerden çekmiş, 12 Eylül Darbesini 18 yaşında yaşamış biri olarak 15 Temmuz’u kim yaptıysa şiddetle, nefretle kınıyorum.

SH: Kim yaptıysa derken sizin hala bir fikriniz yok mu?
GA: Benim fikrim, gördüklerime göre Fetullah Terör Örgütü olarak adlandırılan Fetullah Gülen Cemmati’nin yaptığına inanıyorum, ama bunu sadece o grup yapmıştır diyemiyorum. Bu grubun arkasında Türkiye’nin ilerlemesini istemeyen başka ülkelerin olduğuna inanıyorum.

SH: Yani dış güçler mi yaptırdı?
GA: Ben bu grubun böyle bir olayda kullanılmasna üzüldüm. Ben Hollanda’da bu grubu tanımayan,o gruba mensup insanlarla iş yapmayan, çay kahve içmeyen, içli-dışlı olmayan; onlara ve yaptıkları işlere övgüler düzmeyen kimse yok gibidir. Yurt dışı gezilerimizde okullarına gidip namaz kılmış ve güzel işler yapıyorsunuz, demişimdir. Fakat ben bu grubun Amerika tarafından ya da başka güçler tarafında kullanıldığına inanıyorum.

SH: Neden cemaat demiyorsunuz?

GA: Ben cemaat demek istemiyorum, Grup diyorum. Çünkü cemaatlerde tek başına karar verilmez, yapılanma farklıdır. Bakın size bir örnek vereyim: Rahmetli Bülent Ecevit yaşlı olduğu için kollarıan iki kişi girmiş gideceği yere götürüyordu. Aslında sağında ve solunda iki kişi onu gideceği yere yönlendiriyordu. Siz bu yaşlarda başbakanda olsanız etrafınzıdaki insanlar sizi yönlendiriyor. Benim şahsı fikrim Fetullah Gülen Amerika ve İsrail tarafından kullanılmıştır.

SH: Peki bunların, bu örgütün sizin deyiminizle grubun bu ülkeler tarafında kullanıldığına ne zaman inandınız?

GA: Benim görüşüm çok önceleri de böyleydi. Malum gruptan olan arakdaşlara şunu söyledim hep. Neden Fetullah Hoca Amerika’da? Ayrıca İsrail’de Şaron öldüğünde İngilizce yayın yapan Zaman gazetesi ‘Dünya büyük bir liderini kaybetti!, diye yazdı!. Bu grubun bunu yazması bile bu dediğim savı destekliyor. Bana göre bir ‘insan kasabı’na Zaman gaztesinin böyle bir methi sena yapması bile arkasında Amerika ve İsrail’in olduğunun göstergesidir.

SH: Az önce zamanında onlarla işbirliği yapmayan, oturup- kalkmayan kalmadı dediniz, 15 Temmuz bu ilişkileri nasıl etkiledi?
GA: Malesef bölünme var, hoş değerlendirmiyorum. Bizim burdaki STK’larn ı ve bizlerin yabancı ülkede yaşamakatan kaynaklanan sıkıntıları var. O gruba mensup arkadaşlarda var. Olayların bir çatışma zeminene gelmesi doğru değil. Gelceğini sanmıyorum, fakat bu gruba mensup arkadaşlar Hollandalıları daha iyi mi ikna ediyor? Tanıdığım Hollandalıların çoğu cemaati haklı görüyor. Bizim burda bir eksikliğimiz var. Biz onlar kadar kendimzi Hollandalılara anlatamıyoruz. Olaylar Hollanda Başbakanına kadar intikal etti. Bir bakan çıkıyor ve ( Ascher ) ‘okullar açılacak sakın saldırı yapmayın’ deme gereği duyuyor. Bizim burda cezalandırıcı olmamıza gerek yok. Biz Hollanda’da yaşayan yurttaşlar olarak bu ülkenin hukuk düzenine saygılı olarak elimizi güçlendirmek, Türkiye’nin haklı duruşunu anlatmak mecburiryetindeyiz. STK’lar da bu noktada eksik kalıyor.

SH: Sizin deyiminizle ‘bu gurp’ mağdurları oynuyor. Bu tespitten sonra 17 Aralık öncesi ve sonrası süreci değerlendiri misiziniz?
GA: AK Parti başa geldiğinde bu grubun büyümesinde, belirli yerlere gelmesinde katkı payı oldu. Bu gurp büyüdü. Bu grup içinde okumuş akademisyenler var. Hep belirli seviyeye gelmiş insanları iş adamlarını alıyorlardı içlerine. Dini hizmetler cemaatler üzerinden yürüyor. Diyanet de bir cemaattir. Bu grup bu hizmeti ( dini hizmet) vermediği için ben onlara cemaat demeyi uygun bulmuyorum. 

SH: İş dünyasında daha öncelerden iç içe geçmişlik söz konusu. Fakat 17 Aralık ve özellikle 15 Temmuzdan sonra gördüğümüz kadarı ile rahatsız olan var; memnun olan var; neyin ne olduğunun hala farkına varmadığı ya da başka nedenlerden dolayı bekleyenler var. Fatak en büyük gerginlik, rahatsızlık iş dünyasında yaşanıyor, bunun nedeni nedir?
GA: Evet hoş şeyler değil. Zaman zaman görüyoruz, ‘bu iş adamı bu gruba dahildir’ deniyor. Bu da oldukça rahatsızlık verici. Şöyle olmalı diye bir şey aklıma gelmiyor. Zamanla düzeleceğine inanıyorum.

SH: Bu grupla iş yapmak sizce doğru mu?

GA: Kesinlikle hayır Bu grup terör damgası yemiş bir grup. Hollanda her ne kadar demiyorsa da, biz Türkiye Cumhuriyeti’nden ve Türk milletinden yana tavır koymalıyız; ki,benim tavrım devletimin ve milletimin tavrı yanındadır. 17 Aralık ve ardından 15 Temmuz’dan sonra bunu tasvip eden kim olursa olsun ben onlarla ilişkilerimi sıcak tutamam. Birisi senin canına, vatanına göz koymuş, 241 şehidimiz var. Bazıları Türkiye’de olayların sonucunun Mısır gibi; Sisi gibi olacağını sandı, o yüzden bazı ülkeler bu darbe girişimini kınamakta geç kaldı.

SH: Bu olayın, girşimin belki ikinci ve üçüncü dalgası da gelecek deniyor, olabilir mi sizce?

GA: Bence gelmeycek. Ben o yaştaki bir insanın tek başına yöneteceğini sanmıyorum. Bu grubun içinde belirli insanların olduğuna inanıyorum. Daha öncede dediğim gibi; ‘ Yaşın kaç, kaç gün ömrün kalmış; gel Türkiye’ye hemen asılcak değisin ya! Maden senin ilgin yok, ‘ ben yapmadım’ de! Biz ABD’den neden Fetullah Gülen’i stiyoruz ki. Gel, anlat, ‘yagılayın beni, ben suçsuzum de.’ 77 yaşına kadar yaşamışın! Biz de diyelim ki gördünüz mü adam yapamamış!

SH: 17 Aralıktan sonra bu gruba mensup iş adamları farklı yapılamaların mesela Hollanda Müsiad’ın içine de sızmış olamaz mı? Mesela Müsiad Hollanda’nın. Çünkü Hollanda Müsiad 20 yıl boyunca yatay bir çizgide ilerlerken 17 Aralık sonrası birden canlandı, faaliyetleri üyeleri arttı. Ayrıca Hollanda Müsiad’da da herkes sizin gibi ‘Bu bir terör örgütüdür diyor mu?

GA: Müsiad olarak bizim yollarımız zaten baştan beri ayrı. Onların zaten böyle bir dernekleri var, Hogiaf. Holldanda’da onlara mensup işadamı gelip bize üye olmazki.

SH: Peki 17 Aralık’tan sonra Müsiad’a kayma olmuş olamaz mı, çünkü üye sayınız birden 123’e çıktı. Artı Amsterdam’da Müsiad kuruluyor?
GA: Bütün üyelerimizi gözden geçiriyorum, bize öyle biri yok. Yalnız bir ara bize üye olan restorcancı bir arkadaşın adı, iş yerleri sosyal medyada o guruba mensup olarak dolaştı, fakat ben inanmıyorum.

SH: Hollanda Müsiad’dan çatlama sesleri geliyor. Sözünü ettiğiniz restorancı arkadaş yüzünden mi?
GA: Yok kesinikle değil. Başka bir arkadaşla ilgili bazı şeyler oldu, fakat onu başkana sorun. Fakat çatlama yok, yanlış anlaşılmalar var. Zannediyorum… zannediyorum…. diyenler var, Bu zanlardan dolayı bazı şeyler olsa da bunlar iç meselelerdir, büyütülecek, çözülmeyecek şeyler değil.


Başkanın danışmanı var ama danışmıyor(!)

SH: Hollanda Müsiad’ın yapılanması nasıl. Oldukça çok danışmanın olduğu ve başkanı bu danışmanların yönlendirdiği iddiaları var, doğru mu?
GA. Başkanın danışmanları var. Ben bunların dört kişi olduğunu söyleyebilirim. Adil Akaltun, Mehmet Yamaç, Salih Dadak ve Veyis Güngör. Bizim tüzüğümüzde danışmanların hukuki statüsü yok. Başkan isterse onlara danışır. Ayrıca yüksek istişare kurulumuz var. Ben Ali Bekdur’un kararları yönetim kurulu ile aldığını biliyorum fakat danışmanlarının etkisi ile olduğuna inanmıyorum. 

SH: Birinci adamı birinci adam yapan ikinci adamlardır, danışmanlardır. Hiç bir başkan, yönetci Beni danışmanım yönlendirdi o yüzden böyle yapıyorum, söylüyorum der mi? Danışmanlar görünmeyen kahramanlardır! 
GA: Ali Bekdur’un hiç bir danışmanının etkisi altında kalarak karar aldığına inanmıyorum.
SH: Yani diyorsunuz ki aramızda Fettulah cemaatine mensup kimse yok, danışmanlarımız da danışılmamak için öylesine var, öyle mi?

Yanıyor mu Müsiad’ın lambası?

Eskiden Ankara’da gazeteciler Genel Kurmayın ışıları yanıyor mu diye bakar; yanıyorsa, hareketlilik varsa bir şeylerin doğru gitmediğine, yakında bomba bir haberin çıkacağına, hükümetin kulağının çekileceğine inanlırmış ve öyle de olurmuş! Şimdi, Hollanda Müsiad’ın son zamanlarda ve gecleri sıkça ışıkları yandığı söylenince acaba bünyenizden ihraç edileceği söylenen kişiler dolayısı ile mi, diye düşündük!
GA: Yapıalcak çok iş var. Üç ay içinde Amsterdam Müsiad’ın açılması planlanıyor. Türkiye’de 150 bin katılımcının katılacağı fuara 30 üyemizle katılmanın çalışmaları var, AGIT toplantısına katılacak olmanın hazırlıkları var. Evet Hollanda Musiad’ın lambalar geceleri sıkça yanıyor.
Müsiad’da bir arkadaşımız yüksek istişare kuruluna gönderilebilir, ama bu atılacak, ihraç edeilecek anlamına gelmez. Birileri malesef bir kaşık suda fırtına koparıp, kurum zedelenmek isteniyor. Bir takım yanlış anlaşılmalar varsa kismeyi rencide etmeden, hatalı olan kimse özür dilemesi ile çözülecek şeyler.

17 Aralık mı, 15 Temmuz mu?

SH: Siz Gülali Alkalıç olarak sizin tabirinizle o guruba ait insanlarala halal iş yapmayı doğru buluyor musunuz?
GA. Türkiye’de bir kişiye ‘fetöcü’ demek için 17 Aralıktan sonra hala o grupla işbirliği yapıp yapmadığına bakılıyor. Bizde de öyle bakıyoruz.

SH: Peki siz onlarla işbirliği yapıyor mususunuz?
GA: Ben onların yüzüne bakıp nasıl anlarım bu onlardandır değildir diye. Cumhurbaşkanımız bu grubu tanımlarken altı ibadet, ortası ticaret üstü ihanet diyor ya; Ben bu alt tabakanın kazanılmasından yanayım. Ben AK Parti için çalışan bir adamım. Cumurbaşkanımız bile ben bunları son 4 yıla kadar tanımıyordum, diyor. Bir Cumhurbaşkanı bile öyle diyorsa ve şimdi bir arkadaş da -ama alt tabakadan-kalkar, ‘Ben onlardan değilim, yanılmışım diyorsa, bu beyanına inanmak zorundayım ; yok takiye yapıyorsun, diyemeyiz.
Müslüman adam beyenata inanmak zorunda, ama şüpheleniyorsan gözaltında tutarsın. Onu kovala, bunu kovala olmaz. Ama adam bana kalkıp hala o gubu savunuyorsa o zaman ‘Allah sana gözlerini açmayı nasip etsin der yollarız, ilişkimizi tümden keseriz. 

SH: Peki siz Gülali Alkılıç bildiğiniz halde bu insanlarla iş yaptınz mı?
GA: Kıvırmaya gererk yok. 15 Temmuzdan önce bu arkadaşlar bizim salonumuzu tutmuş biz de yer vermiş olabiliriz. Bu grup terörist damgasını ne zaman yedi 15 Temmuz’da değil mi? Bu tarihten sonra tavrımı net ve katidir.

SH: Bu bölünme olayını nasıl önleyebiliriz, neyi baz alacağız?
GA. Bizi uyandıran tarih 15 Temmuzdur. Cumurbaşkanımız bile o mevkide ve o imkanlara sahip olmasına rağmen 15 Temmuz sabahı bu grubun ne olduğunu anladık, diyor. Biz de öyle. 15 Temmuzdan sonra kesinlikle o grupla iş yapmaycağız diyoruz. Fakat adam geliyor eli ayağı düzgün nerden bilceğiz. Kişileri bilmek kontrol emek zor. Ama kurmsal olarak bildiğimiz guruba asla. Şimdi 15 Temmuz sabahı benim kızım bile ‘baba ne olacak’ ben bile dehşete kapıldım. Bu grubun insanları ile daha sonra konuştum. Ben onlara bu korkunç olayı anlatmaya çalışırken onlar bizi ikna etmeye calştılar. Bu durumda o kişilere, ‘Hadi herkes yoluna demişimdir.
Keşke bu grup böyle bir hainliğin içinde kullanılmasaydı. Ben dinimi samimyetimle yaşamak istiyorum. Türkiye’de İslam cemmatlerle gelişiyor, mesela Hollanda’da bu camileri kim açtı. Şimdi oluşan algı sonucu tüm cemmatlere aynı gözle bakılmasına üzülüyorum.

©SONHABER.EU